Her geçen gün hayatımıza dahil olmayan başlayan akıllı teknoloji artık vazgeçilmez bir alışkanlık haline geldi. Durumun içindeyken anlaşılamayan detaylar ve diğer öğeleri dışarıdan gözlemleyebilmek için biran durup sanki kendimizi yabancı biri olarak görerek objektif bir yaklaşımla değerlendirmek zaman zaman yapılması gereken ve yerinde olan bir davranıştır. Böyle neden - sonuç ikilemi ve uyuşmazlığına subjektif yakınsamayı önleyici bir tedbir alınmış olunur.
İnsan doğasını inkar edemez; ederse de kendini kandırmaktan başka bir sonuç alamaz. Çağlar boyunca insanoğlunun yaşamı ve çevresi koşulları değişmiş fakat temel ve özündeki doğal oluşumlar hep aynı kalmıştır. Ne yaparsak, kendimizi, insanları, bu dünyayı ne kadar değiştirirsek değiştirelim en doğal hislerimizi ve vicdanımızı değiştiremez, kandıramayız. Yapay bir özgürlük hissedilebilir ilk etapta fakat daha sonra öyle bir olayla yüzleşir ki insan, adeta unuttuğu ya da kazandığı zaferlerin aslında koca bir boşluk olduğunu anlar. Bu yüzden değil midir yaşlı bir insan ile sohbet ettiğimizde bize unuttuğumuz huzuru sağladığı için iyi hissetmemizin sebebi. Erdemlerden yozlaşarak sıyrılmış günümüz toplumunda temel değerleri gösteren bir kimse de adeta diğerlerini büyülemiş gibi etkileyebiliyor. Hal bu ki olması gereken bu durumdan o kadar uzaklaşmışız ki; unuttuğumuz en içsel güveni ve huzuru kazandıran da bizi insan yapan bu değerlerdir.
Artık bambaşka bir çağdayız. Hayatın, dünyanın, insanlığın kaderini teknolojik gelişmelerle öğreniyor, kurguluyor ve senaryolarına şahit oluyoruz. Kesin olmayan şey ise elbette insan faktörü. Bilgi akışının verimli kullanılması ve doğru bir amaçla kullanılması hayatımızı kolaylaştıran bir ürünün doğmasına sebep oluyor. Kaldı ki amacı dışında kullanım da her zaman olmuyor değil. Sosyal medyaya entegre etmeye çalışıyoruz her şeyi; ne gerek varsa. Sosyal medya yaralı olabilir fakat düzgün bir kullanım gösterildiğinde ancak sonuç elde edilebilir. Günümüzde insanlık öyle bir noktaya gelmiş ki; iki çeşit insan türü doğduğu söylenebilir:
- Sosyal medya için yaşayanlar
- Sosyal medyada yaşayanlar
Bu, açık ve net bir sınıflandırma oldu. Bir de bu tür ağların getirdiği paranoyaklık da durumun başka bir boyutudur. Kim, kimi araştırıyor ve takip ediyor? Bir kimsenin yaptığı paylaşımları kendine yorumlamak... Delice paylaşım yapıp kendilerini başka bir insanmış gibi göstermek... Hayatının çok renkli olduğu izlenimi uyandırmak.... Sürekli eğlenceli olarak vakit geçirdiğini ima etmek... Fotoğraflarda gülümseyen doğal bir gülümseyiş yerine çok daha değersiz öğe ve markaların gözler önüne serilmesi... Artık yollarını ayırmış insanların anlamsız davranışlarından bir tanesi olarak birbirlerine neyi, kimi kaybettiğini göstermeye çalışmak için felsefi sözler ve paylaşımlar... Tüm aile seceresini padişah sıralaması gibi ilan etmek... İğneleyici sözlerle kestiremeyen anlamlarda ifadeler kullanmak... Bu liste çok daha uzar gider fakat tek tek saymaya gerek yok sanırım büyük resmi görebilenler için.
Dikkat edilecek olursa yazınsal içerikler pek ilgi çekmemektedir; sözler bile resim formatında ifade edilmektedir. Bir kitap okumayan insanlar tüm günlerinin bir ekran karşısında beyhude bir şekilde geçirebiliyor. Bunun ismine de "ilgi" denilerek bahane uyduruluyor.
Sosya medyaya karşı olmak eski çağa ait bir düşüncedir; anlatılmak, anlaşılması istenen ise neyi niçin yapıyoruz? Amaca ve sonuca göre kullanılarak insanlığa faydalı bir ürün haline getirebilmek. İnternetin yaygınlaşmasıyla artık on yıl öncesinde binlerce kat hızlı bir şekilde bilgi birikimi bu ortama taşınıyor, paylaşılıyor ve ulaşılabiliyor. Hal böyleyken insanlık ne zaman ve nasıl bilgi doyumuna ulaştı ki artık pervasızca zarar verir hale geliyor?
Gelecek çok güzel gelecek fakat doğru bir biçimde yorumlanırsa. Gelecekten kasıt dijital ve sanal dünyanın devrimi olup hayatın buradan kontrol edilmesi değildir; tüm hayatımızı, dünyamızı daha etkin ve verimli kullanabilmek için teknolojini bize kolaylık ve zaman sağlaması, bilimsel araştırma ve geliştirmenin çok daha hızlı ilerleyişine katkıda bulunmaktır.
Yapay olarak her şey taklit edilebilir; doğal bir gülümseyiş, mutluluk, huzur ve diğer insani durumlar haricinde. Yani nesneler taklit edilebilir fakat insanlık asla. Bu inançtan yoksun düşünce de insanlığın kendi sonunu getirir.
Geleceği doğru okuyabilmek için önce kişinin kendisini doğru okuyabilmesi gerekiyor.
Geleceği doğru okuyabilmek için önce kişinin kendisini doğru okuyabilmesi gerekiyor.