Yaşanılanlar ortak olunca mı aramızdaki buzlar erir yoksa birlikte yaşayarak edinilen deneyimler mi bizi birbirimize yaklaştırır? Bazen öyle şeyler öğrenirsin ki insanlardan ya da okuduklarından, kendinden bir şeyler bulursun. İşte o zaman niceliği değil, niteliği sorgularsın. Tahmin edersin hissedilenleri. Durdurmak istersin ve gerçekleşmesini adil bulmazsın. Sessiz bir çığlık kopar içinde.
İnsanoğlu temel özelliklerini unutmuş sanki. Yozlaşmanın sınırı çoktan aşılmış. Üstelik moda diye uydurulan kişilik değişimleri de söz konusu ve doğal bir şeymiş gibi de empoze edilmeye çalışılmaktadır.
Bilinmelidir ki fikirler, anlamsız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa o fikirler hastalıklıdır.
Çırpınışlar, rüzgara karşı yürümeye benzetilebiliyor. Vazgeçmek ise kendine yapabileceğin en saygısız davranış olacaktır. Kendinden eminsen ve doğruyu yaptığına inanıyorsan kişiliğinden, duruşundan asla taviz vermemelisin. Çünkü, doğru, elbet kendisini gösterecektir. Şu hayatta her şey, kalkmayı bekleyen lokomotif gibidir; zamanı gelmeden harekete geçmeyecektir.
Her şeyin olumsuz gidişatının ne zamana kadar süreceği her ne kadar endişelendirse de unutulmamalıdır ki: umut, kaybolsa da yolunu bulur.
Dünyanın diğer ucundaki bir insan ile aynı anda aynı şeyleri hissetmek, benzer hikayelere konu olmak, ortak bir anıya sahip olmak, aynı kaderi paylaşmak içinde yaşadığın toplumun özelliklerini değil karşılaştığın insanların kişilik benzerliğini ortaya çıkarır; ama olumlu ama olumsuz. Hani denir ya: "İnsanoğlu çiğ süt emmiştir." diye; ırk, din ve dil ayırmaksızın tüm insanlık için sarfedilmiş her olasığı içeren kişilik/davranış çeşitliliği daha nasıl anlatılabilirdi ki..
Daha önce hiç gitmediğin uzak bir yere ilk gidişinde bir akşamüstü ufuk çizgisine bakarsan, herşeyin, dünyanın büyüklüğü, hayatın genişliği yanında aslında ne kadar küçük bir detay olarak kaldığını görebilirsin.
Dünyanın diğer ucundaki bir insan ile aynı anda aynı şeyleri hissetmek, benzer hikayelere konu olmak, ortak bir anıya sahip olmak, aynı kaderi paylaşmak içinde yaşadığın toplumun özelliklerini değil karşılaştığın insanların kişilik benzerliğini ortaya çıkarır; ama olumlu ama olumsuz. Hani denir ya: "İnsanoğlu çiğ süt emmiştir." diye; ırk, din ve dil ayırmaksızın tüm insanlık için sarfedilmiş her olasığı içeren kişilik/davranış çeşitliliği daha nasıl anlatılabilirdi ki..
Daha önce hiç gitmediğin uzak bir yere ilk gidişinde bir akşamüstü ufuk çizgisine bakarsan, herşeyin, dünyanın büyüklüğü, hayatın genişliği yanında aslında ne kadar küçük bir detay olarak kaldığını görebilirsin.