Hafıza kartları, bellekler, diskler, telefonlar, tabletler... Hayatı bir yerlerde depolamak ihtiyacı hissediyoruz. Günümüz insanının gitgide alışkanlığı haline geldi: yedeklemek. "O an"ları saklamak. Her şeyin bir yedeğini oluşturmak. Ortaokuldaki matematik öğretmenimin ilk derste bize yaptırdığı bir uygulama geliyor aklıma: defterin ilk sayfasına büyük harflerle "Hafıza nankördür, not almak esastır." cümlesini yazdırmıştı. Aynı sayfanın arkasına da bu sözden ne anladığımızı yazmamızı istemişti. Peki her şeyi kaydetmek/yedeklemek doğru mudur?
Unutmak güzel ve olması gereken bir şey. Bu yüzden de bazen hayatın koleksiyonculuk yapmamıza izin vermemesini hoşgörü ile karşılamalıyız.
Bir arıza meydana gelip de kayıtlı her şey silinirse yaşananlar yaşanmamış mı olacak?
Yazınsal bir ortam yerine görsel ortamın ilgi görmesi tesadüfi olmasa gerek. Çünkü bilinçli okur, okumayı bir alışkanlık haline getirmiştir ve ne yazık ki bu birey sayısı çok az. Öyle ki artık özlü söz ya da aforizmalar-!- bile resimlere dökülerek iletilmek isteniyor. Elbette kastedilen herhangi bir ayırım ya da düşünce değildir.
Okudukça dolanlar göz yerine gönle hitap etmenin farkına varmış aydınlar olarak değer kazanmışlardır. Moda olarak popülerlik kazanmış bir metni okumanın insana katacağı bir değer olmamıştır çoğu zaman. Bilinçli okur olmakla çok okumanın hala çok ama çok farklı olduğunu kavrayamamış bir toplumda yaşamak ne denli zor bir mücadeledir!
Sanal ortamlarda yapılan paylaşımların belli bir amacı olmalı ve gizlilik ilkesini ihlal etmeden yapılmalıdır. Bu çok hassas bir durum aslında; görebilene, fark edebilene. Güzel bir cümle, o anki ruh halini yansıtan bir paragraf, düşünce yazısı, bir fotoğraf, etkileyici bir manzara, akıllarda kalabilecek bir anı olarak nitelenecek bir resim olarak mümkün iken başka başka şeyleri öne çıkaran paylaşımlara yer vermek ne akla ne de mantığa sığ-makta. Kendini ıspatlama ya da popüler olma düşüncesi/huyu böylesi ortamlarda ortaya çıkabiliyor çoğu zaman. Doğal olmanın hoşgörü ile karşılanacağını, insanlığın değiştiremeyeceği bir gerçek.
Çöp veri diye nitelendirilebilecek o kadar çok şey var ki. Sanal beğeninin bir anlam ifade etmediğinin farkına varmak gerekir.
Öyleymiş gibi davranmanın kişinin kendisini kandırmaktan başka bir şey olmadığını da.
Sanal ortamın sevilmesini sebebi yönetilebiliyor olmasıdır. Hoşa gidilmeyen herhangi bir şey "bir tıkla" silinebiliyor ne de olsa. Gerçek dünyada işler böyle ilerlemiyor. Peki sizinle ilgili insanların ne düşüneceğini de kontrol edebilir misiniz?
Kişi sahip olduğu materyal ya da objelerle değil kişiliği ve huyuyla gerçek dünyada değer kazanmalı, sanal ortamda değil.
Farklı açılardan, güzel ve etkileyici olma çabasıyla çekilmeye çalışılmış göz süzen fotoğraflarını sık sık sosyal medyada paylaşarak vitrin yapılmasının kişiyi değersizleştirdiğinin farkına varılamaması...
Her ortamda "Ben buradayım!" mesajı vermeye çalışıp kaliteden yoksunlukların ortaya dökülmesi...
Adaletsiz ve hakkaniyet duygularından yoksun olmanın sanki bir değermiş gibi anlamsız bir çaba gösterisi...
Gerçek dünyadaki sahip olduklarınızın yanında sanal dünyadakiler hiçbir anlamı yoktur. Sahip olunan materyal/obje ile birey değer kazanmaz; ne gerçek ne de sanal ortamda.
Sanal ortam verileri ile var olmak yerine sıcacık bir gülümsemeyi tam karşınızda birkaç saniyeliğine de olsa izlemenin arasında fersah fersah fark vardır.
Başkalarının beğenisini kazanan bir durumu trend diye uygulamak. Tepkilerle de sizi kötü hissettirmek gibi bir davranış ile karşılaşmak da çok olası hale gelmiş ve bunu "yeni normal" olarak adlandırmak alışkanlık olmuş artık.