14 Ağustos 2013

Yerüstünden notlar

Gözlerimizi açtığımızda dışımızdaki her şeyin değiştiğini görmeyi mi, yoksa görmemeyi mi isteriz?

Kimi zaman her şeyin ve herkesin değişmesini dileriz.

Bir yeri anlamlı kılan, bizim için önemi ve değeri olan insanlardır. Gerisi ayrıntıdır aslında.

Oysa bazen öyle hissederiz ki, sanki olduğumuz yerin dünyada bir yer olduğu olgusu dışında hiçbir anlamı yoktur.

İnsanları olgunlaştıran zaman mıdır yoksa sabır mı? Galiba her kişi de…

Asıl önemli olan geç olmadan olgunlaşmak değil midir? Yapay olgunluktan bahsetmiyorum; bilinçli olgunlaşmışlıktan dem vuruyorum.

Ama olgunluk diye sabrın sınanmasına da gerek yok, bunu tespit edebilecek bir nitelik yok.

Ruhumuza fazladan bir kıvılcım katmanın gereği de yoktur.

Beden olarak olgunlaşmış fakat zihnen ve kişilik olarak yetişmemiş birçok insanla karşılaşmak, aynı ortamları paylaşmak ya da belli bir zaman diliminde yan yana gelmek zorunda kalmak, sabır telkinlerini gerekli kılar; o zaman diliminin bir an önce son bulması için kendimize yardımcı olur.

Zaman çok hızlı ilerliyor ve hiç durmayacak; her geçen süre geri gelmeyecek.

Tanıdık gelen bir şeyler etrafta olmayınca aklına hep hatıralar mı gelir?

Hatıralar aklında canlanınca, gözleri kapatıp o anları tekrar yaşamak mıdır zamanı hızlandıran ya da yavaşlatan?

Ayaklarımızın yere sağlam basması için yükümüzün artması gerekmiyor.

Hüzün çekici midir? Bence değil. Aramız hiç olmadı.

Başarılı insanları hayat öykülerine ilgi duymuşumdur. Karakterlerini başarılarına yansıtmışlardır çünkü.

Ben de aynı fikirdeyim: insanın davranışları, karakterinin yansımasıdır.

Kendileriyle çatışma hâlinde olanlar ise bunun henüz farkına varamamışlardır.

Öyle ki, bir yolu yanındaki insanla birlikte yürümeye başladıktan sonra sebepsizce vazgeçip, mümkün olana(cesaret edilemeyene) meydan okuyup o insanı ve yolu yarıda bırakıp favori filmlerinin The Notebook olduğunu iddia edenlerin sayısı oldukça fazladır.

Hepimiz aynı hayatın içindeyiz. Renklerimiz farklı, gölgelerimiz benzer.

Mutlu sonları seviyorum. Kahramanların yüzleri hep gülümser çünkü.

Hayatta gizli kahramanlar yok mudur, biz göremesek bile?