Hayatın anlamı diye sarıldığımız düşüncelerin, ulaşmak istediğimiz hedefle doğrudan bir ilişkisi olduğunu düşünmek doğru değildir. İnsan, kendi çizdiği ve ilerleyeceği yol dışında bir anlam aramamalıdır; bunun genelleştirmesi anlamsızdır. Her insan farklıdır ve her şey herkese göre değişkenlik gösterir; dolayısıyla genel geçer bir durumdan söz edilemez. Her şey bizim elimizdedir. Kendi hayatımızı kendimiz doldurur, kendimize göre şekillendiririz. Öncelikle, insan kendi hayatını sahiplenmeli, yaşamalı ve değerli kılabilecek insanları bu hayatın ortaklarına dahil etmelidir.
Kimi zaman hayatımızda yeni bir sayfa açarız. Önceki talihsizliklerden sıyrılır, tekrar etmesine izin vermeden yeni bir yol çizeriz. Çünkü cennete gitmek isteyenlerin cehenneme çevirdiği bir dünyada yaşamamak için soğukkanlı olmak gerekir ve arınmak, tüm kum torbalarından geçmeyi gerektirir.
Eğer insan bir anlam veya arayış içindeyse, istikrarını korumalıdır; aksi hâlde o ana kadar harcadığı emeğin bir anlamı kalmaz. Yarı yolda bırakılan bir yol, daha sonra devam edilen yeni yoldan da tam verim alınmasına izin vermez.
Gece vakti geçtiğin caddelerde görünen sessiz görüntülerin ardında hiç de masum olmayan hayatlar ve yaşantılar vardır. Ertesi gün kaldıkları yerden aynen devam edecek ve her seferinde kendine yeni hedefler seçecek olan, beyhude varlık niteliğindeki zararlı insanlar…
Franz Kafka'nın konuyla ilgili aforizması yeterince açıktır:
"Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı."
