17 Eylül 2013

Bir çift yürek


Hafta sonu koşuşturmaca ile geçmişti. Balkonda oturup beş çaylarımızı içerken fırtına sonrası durgunluğu yaşıyorduk sanki. Hafta içi ne yapacağımı sorduğundaysa aslında neyi irdelemeye çalıştığını biliyordum:

Sen: Bir planın var mı bu hafta için?
Ben: Pek sayılmaz. Senin?

Sen: Kızlarla alışverişe gideceğiz bir ara. Bir de sana bahsettiğim seyahat fırsatı vardı ya, hani seçimi bana bırakmıştın, önümüzdeki hafta sonu gidiyoruz. (gülümseyerek)
Ben: Şimdi anladım alışverişi hafta içi yapmanı. (gülümseyerek) Sen iki seyahatten bahsetmiştin: yurt içi olan mı yoksa yurtdışı mı?

Sen: Yurt dışı olan. Seyahat acentesi faturayı sana göndermedi mi? (hınzır bir gülümseme)
Ben: Anlaştık. Posta kutuma iki gündür bakma fırsatım olmadı. Yarın hallederim. Bir ara çantamı hazırlasam iyi olacak.

Sen: Cuma günü için izin aldın mı? Ben aldım. (sevimli bir gülümseme)
Ben: Evet, almıştım.(hayran bir bakış)

Sen: Bu hafta için düşündüğün herhangi bir şey yok mu başka?
Ben: Sanırım hayır. Ama bir teklifin varsa buna açığım.

Biliyorum: tanışma yıldönümümüz bu perşembe ama sana belli etmeden kaç gündür planlar yapıyorum. Sanki seziyorsun sen de ama renk vermek istemiyorum. Çünkü seni heyecanlandırmak hoşuma gidiyor. Bu tür şeyleri es geçmediğimi de biliyorsun ama nasıl desem, seni beklemediğin bir anda havalara uçuracak kadar sevindirmek istiyorum.

Sen: Öylesine sordum. Yüzünde sinsi bir bakış var.
Ben: Yok canım, sana öyle gelmiştir.(gülümseme)
Sen: Öyle olsun bakalım. (gülümseme)
Perşembe günü gelmişti. İşten erken çıktım. Eve geldim. Gerekli malzemeleri arabadan eve taşıdım. Anahtarımı girişteki tabağa bıraktım. Hazırlıkları yapmaya başladım. Gelmene yaklaşık 2 saat vardı daha; yeterince zaman vardı.
Anahtar sesi geldi önce. Ardından kapıyı açtın. Birden evin karanlık olduğunu fark ettin. Çünkü güneşlikleri çekmiştim. Tabağa anahtarını koyarken benim anahtarlarımı gördün. ”Hayatım?” diye seslendin ama cevap vermedim. Koridora geçtin. Epey karanlıktı. Ama mum ışığını fark ettin: koridorun her iki yanında belirli aralıklarla yakılmış mumlar ve koridorun en başından salon kapısına kadar mumların ortasına serpilmiş kırmızı gül yapraklarını gördün. Yavaş yavaş yürümeye başladın. Salon kapısı sınırlarının biraz içinde ellerim arkamda seni bekliyordum. Beni görünce rahatladın. Gülümsedin. “Aşk olsun, unuttun sanmıştım.” dedin. Gülümsüyorduk ikimiz de. “Sana dair her detay aklıma çakılıyken mümkün olamazdı.” dedim. Arkamda sakladığım kocaman çiçek buketini sana uzatırken: “Biliyorum en güzeli sensin ama bulabildiğim en iyileri bunlardı.” Birbirimize sarıldık. Aynı anda “İyi ki varsın.” deyiverdik. 

Kenara çekilerek salonu görmeni istedim. İki elini dudaklarına götürdün; şaşırmıştın. Ardından loş ışıktaki gülümsemeni yakaladığımda o kadar muhteşem görünüyordun ki. Şuan güller senin yanında nasıl sönük kaldılar, bir bilsen. Dilimden düşen cümle: "Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim." oldu. "Oğuz Atay!" dedin.


Kumandadan bir tuşa basıyorum; ikimizin de çok sevdiği bir parça çalmaya başlıyor: Zaz – Eblouie par la nuit. Başını hafiften yana yaslıyorsun gülümseyerek.

Elinden tutuyorum. Salonun ortasına doğru yürümeye başlıyoruz. Mumları kalp şeklinde dizmiştim ve ortasına da kırmızı gül yapraklarını serpmiştim. Kalbin tam merkezine geçtik, bağdaş kurup karşılıklı oturduk. Gülleri ikimizin ortasına yerleştirdin. İkimizde de telaşlı bir heyecan var. Koltuğun üstündeki hediyene uzanıp aldım ve sana uzattım. Beğendiğin takı seti olduğunu anlamıştın. Yine de merak edip baktın. Sonra da yanımıza bıraktığın çantandan hediyemi çıkardın ve uzattın. Çok güzel bir saat almıştın bana. 

İkimizin de birbirimize en yakın olduğumuzu düşündüren davranışı yaptık: sağ elini tutup kalbimin üzerine yerleştiriyorum hızlanan kalp atışlarımı hissetmen için. Sen de sağ elimi tutup kendi kalbinin üzerine yerleştiriyorsun. Hiçbir kalp atışının bana bu kadar güzel gelebileceğini hissetmemiştim. Birbirimize bakıyoruz, göz kırpmadan. Diğer elimle telaşlı bir martı gibi olan diğer elini de tutuyorum. Gülümsüyorum. Gülümsüyorsun. Gülümsüyoruz. Bütün güzel şiirleri sana okumak istiyordum. Bendeki yansımanı anlatan cümleleri ardı ardına sıralıyordum hiç durmadan, hiç yorulmadan, gözümü senden hiç ayırmadan, kokunu içime çekerek, gözlerinde kaybolarak, varlığına sonsuz defa şükrederek, Yaradan'a minnettar olarak, gülümseyerek ve bu anı sonsuza kadar yaşamak için zamanın durmasını isteyerek…