Uzun zamandan sonra Ege'ye, anne evine gelmiştik. Akşamüstü balkonda anne ve abla ile çay içerken sohbet etmek çok hoşuna gitmişti. Ardından da çıkıp biraz yürümek istemiştik. Burada seninle yürümemiştim. Aslında buraya ilk gelişin ama sanki hiç yabancısı değil gibisin. Bir tuvaldeki eksik renk yahut ilkbahar resminden oluşan yapbozun en anlamlı boşluğunu tamamlayan parça gibisin.
Okul yolunda yürürken aklımdan o zamanlar geçen düşüncelerimi anlatıyorum, kimi zaman gülümsüyor kimi zaman aynı çağlardan aklında kalanları paylaşıyorsun. Sonra yürüyüş yaptığım demiryolu yanındaki parka doğru sapıyoruz. Tebessüm ediyorum: "Varlığından bihaber buralarda yürümüş, koşmuştum. Şimdi tüm o anılarım, heyecanlarım, koşuşturmacalarım, düşüncelerim yani her şeyim sanki seninle konuşuyor. Senden önce neler yaptığımı anlatmak istiyor çocukluğum sana. Hepsi senin içinmiş, her şey seni bulmak içinmiş..."
Bir tebessümünle etrafımızdaki her şeyin görüntüsü puslanıp adeta senin ışıltını yansıtmak için doğa ile işbirliği yapıyorken duygusallığından dolayı boğazın düğümlense, yüreğim seni sarar, cesaretim tüm dünyaya meydan okur.