Sana her gelişim kendime yolculuğum gibi. Doğumumdan şimdiye kadar anımsayabildiğim her şey seninle başladı. Benim için yeri doldurulamayacak tek varlıksın, her şeyinle. Beni coşkuyla dolduran gözlerinin içinin gülmesi için yapamayacağım hiçbir şey yokken yüzündeki üzüntü kırıntısı bile içimden bir şeyler koparıp götürür. Her sarılışımızdan önce sanki sağ elini kalbimin üstüne koyup yüreğimin sanki bıraktığın günkü gibi tertemiz olduğunu hissedip gülümsemen ve ardından bana daha sıkı sarılmanın bendeki bulutları aşan duygu seline sebep olduğunu sana nasıl hissettirebilirim, nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama senin her seferinde birkaç saniyeliğine kesintisiz olarak gözlerime bakıp her şeyi okuduğunu, gördüğünü hissedebiliyorum.
Atatürk Havalimanı'ndayım, Ege'ye, sana geliyorum; bayram ziyaretine. Bir yandan kitap okuyorum diğer yandan da yazışmalarımı kontrol ediyorum. Derken hep anımsadığım fakat yazmadığım düşüncelerimi not almaya başladım. İnsanlar, kah telaşlı kah hareketli ama beklemeye tahammülsüz olarak salonda bekliyorlar. Bakışlarımın yüzlerini kestiği suretlerden nasıl bir hayatı olduğunu, neler yaşadığını tahmin etmeye çalışıyorum. Kimisinin mimiklerinden kişiliklerinin nasıl olduğuna dair tahminler yürütüyorum. Yaşlı bir çift gördüğümde yaşlandığımda nasıl görüneceğimi merak ediyorum, kimi zaman aklımda canlandırıyorum. Bazen düşüncelerimi sivri ama bir o kadar duru bir çift gözle karşılaşırken durduğunu fark edip tebessüm ediyorum. Acaba diyorum, insanlar nasıl düşünceler içindeler? Bence yolculuklar, özet gibi; hayatının şimdiye kadar olan bölümünün tek perdelik sahnesi.
Kulaklığımı takıyorum. İkimizin parçasını çalıyorum.
Yolcuğun en başındayım ve "şuan"dayım. Sana yaklaştığım her adım sanki bir yaş daha küçülüyorum. Duygu ve düşüncelerimin küçüldükçe de yaptığım hatalar aklıma geliyor. Gözlerim doluyor. Seni bilmeden kırdığım zamanki hallerimin üstüne öfkeyle ilerliyorum sanki. Kalbim sanki daha güçlü çarpıyor. Her şeyden intikam alırcasına silmek istiyorum geçmişten. Senin için sürprizler planlamaya başlıyorum. Güzelden öte, özel hissettirecek şeyler. Çünkü sen buna değersin.
Adnan Menderes Havalimanı'ndayım. Gece olmasına rağmen şehrin ılık havası kendini hemen hissettiriyor. Araba bekliyorum. Sana gelmeme çok az kaldı. Üniversiteyi burada okuduğum zamanlar canlanıyor aklımda. Nasılda her hafta sonu seni görmeye geliyordum... Evimizi, seni çok özlüyordum. Babam her ne kadar haylazlık yaptığımı düşünmüş olsa da anne sevgimin fazla olduğunu bilirdi. Senin bende yerin apayrı, biliyorsun. Ders çıkışı bir telaşla biletimi alıp servisin kalkmasını beklerdim. Daha bir saatlik o mesafenin her seferinde aynı heyecanla çabucak geçmesi...
Otobüs'ten indim ve bir sokak yukarıda kalan evimizin balkonuna bakıyorum. Geleceğimi biliyorsun ya, hep oradan yolumu gözlüyorsun. Bir bilsen şuan her adımımda çocukluğuma gidiyorum ve daha çocuk, daha masum, daha saf, daha senin oluyorum...
Kapıda karşılıyorsun beni, her zamanki gibi. Ellerinden öpüp doğruluyorum. Sana her sarılmam aynı heyecan ve coşkuyla başlar, zamanın o an durduğuna inanır, anne kokunu içime çekerek artar.
Aramızdaki onca mesafe bir anda tarihe kavuşuyor ve ben sana daha güçlü bağlarla bir daha, yeninden, defalarca bağlanıyorum.
Salona geçip oturuyoruz. Gözlerime bakıyorsun bir süre. Gülümseyen yüzünü görmenin huzurunu hiçbir şeyde bulamayacağımı hissediyorum, hep olduğu gibi. Daha önce provasını defalarca yapmışçasına yeniden sarılışımız her seferinde bir damla mutluluk gözyaşına sebep olsa da gülmek için yaratılmış bu güzel gözlerde yaşlar olmamalı. Silmek istediği anlıyor ve bir hamleyle silip Allah'a şükreden bakışlarına şahit oluyorum.
Akşamüstü pencerenin hemen yanındaki koltukta uyuyakaldığım yavaşça üstümü örtmen o kadar huzur dolu ki... Çoğu zaman beş çayını demlemiş ve bizi balkona davet eden halin o kadar çok hoşumuza gidiyor ki ailece.
Hissediyorum, mesafeleri insan yakın eder...
Aramızdaki onca mesafe bir anda tarihe kavuşuyor ve ben sana daha güçlü bağlarla bir daha, yeninden, defalarca bağlanıyorum.
Salona geçip oturuyoruz. Gözlerime bakıyorsun bir süre. Gülümseyen yüzünü görmenin huzurunu hiçbir şeyde bulamayacağımı hissediyorum, hep olduğu gibi. Daha önce provasını defalarca yapmışçasına yeniden sarılışımız her seferinde bir damla mutluluk gözyaşına sebep olsa da gülmek için yaratılmış bu güzel gözlerde yaşlar olmamalı. Silmek istediği anlıyor ve bir hamleyle silip Allah'a şükreden bakışlarına şahit oluyorum.
Akşamüstü pencerenin hemen yanındaki koltukta uyuyakaldığım yavaşça üstümü örtmen o kadar huzur dolu ki... Çoğu zaman beş çayını demlemiş ve bizi balkona davet eden halin o kadar çok hoşumuza gidiyor ki ailece.
Hissediyorum, mesafeleri insan yakın eder...
Seni o kadar çok seviyorum ki...
İyi ki varsın...
İyi ki varsın...